Hrant Dink Vakfı'nin 2009-2019 yılları arasında yürüttüğü Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi çalışması kapsamında 2013 yılı Ocak-Şubat-Mart-Nisan aylarını kapsayan medya izleme raporu iki bölüm halinde yayımlandı. Dini ve etnik grupları hedef alan içeriklerin yanı sıra kadın ve LGBT bireylere yönelik içerikler Diğer Dezavantajlı Gruplar başlığı altında birinci bölümde yer aldı.
Aralarında BDP’lilerin de bulunduğu Halkların Demokratik Kongresi (HDK)’nden bir heyetin kamuoyunda “çözüm süreci” olarak bilinen sürecin bir parçası olarak yapmayı planladıkları Karadeniz gezisi sırasında yaşanan olayların ulusal ve yerel medyada yer alış biçimine dair tarama ise Medyada Ayrımcı Söylem başlığı altında ikinci bölümün dosya konusu olarak yer aldı. Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi çalışması kapsamında 2013 yılı Ocak-Nisan aylarını kapsayan dönemde nefret söylemi içeren haber sayısı artış gösterirken, hedef alınan grup sayısında bir azalma olduğu gözlemlendi.
Bu dönemde de nefret söylemi içerdiği tespit edilen yazıların çoğunun ulusal basında yer aldığı görüldü. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi nefret söyleminin özellikle köşe yazılarında üretildiği tespit edildi.
Önceki dönemlerle benzer bir şekilde en fazla Ermeniler ve ardından, sırasıyla Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkında nefret söylemi üretildi. İçeriklerde asli ya da ikincil unsur olarak en sık hedef gösterilen diğer iki grup ise, Rumlar ve Kürtler oldu. Diğer gruplara oranla daha düşük sayıda kalsa da, Kürtlere yönelik nefret söyleminde ciddi bir artış görüldü. BDP’nin Karadeniz gezisi, nefret söylemi üreten içeriklerin en önemli hedefi oldu.
Nefret söylemi içeren haberler, bu dönemde özellikle BDP'nin Karadeniz gezisi, Hocalı yıl dönümü, Paris'te PKK'yle ilişkili üç kadının öldürülmesi ve Fransa'nın Mali'ye müdahalesi konularını temel aldı.
Bunlara ek olarak, kadınlara ve LGBT bireylere yönelik nefret söylemi, istatistiki analizlere dahil edilmeyip kendi içinde değerlendirildi. Kadına yönelik nefret söylemi içeren örnekler, kadınların fiziksel özellikleri ve seks işçiliği üzerinden şekillendi. Trans bireylerin haberlerde ele alınışıysa, yine ya suçla ilişkilendirilerek ya da “travesti” kelimesinin aşağılayıcı bir özellik olarak kullanılmasıyla gerçekleşti.
Medyada Ayrımcı Dil başlığı altında ele aldığımız HDK ve BDP’nin Karadeniz turu üzerinden dört ulusal, iki yerel gazete tarandı. Kürtlerin siyasal hak ve talepleri ile değil, terör, tahrik, şiddet ve provokasyon gibi olumsuz kavramlar ile anılarak ayrımcı dile ve nefret söylemine maruz kaldıkları gözlemlendi.