Hrant Dink Vakfı'nin 2009-2019 yılları arasında yürüttüğü Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi çalışması kapsamında 2013 yılı Eylül-Aralık aylarını kapsayan medya izleme raporu iki bölüm halinde yayımlandı. İdil Engindeniz tarafından hazırlanan raporun ilk bölümünde dini ve etnik grupları hedef alan nefret söylemi içeriklerinin yanı sıra kadın ve LGBTİ’lere yönelik içerikler ‘Diğer Dezavantajlı Gruplar’ başlığı altında yer aldı. Raporun ikinci bölümü olan yazılı basında ayrımcı söylem dosya konusu ise bu dönem ‘Aleviler’ olarak belirlendi.
Nefret söyleminde artış
Eylül-Aralık 2013 döneminde nefret söylemi içeren içerik sayısında azımsanamayacak bir artışın olduğu tespit edildi. İncelenen yazılar arasında ele alınan konular çeşitlilik gösterse de; yılbaşı sebebiyle muhafazakâr basında çıkan ve Hıristiyanları hedef alan haberler, nefret suçu yasa tasarısının gündeme gelmesiyle tasarıyı eleştiren yazılar gibi unsurlar, bu artışta etken oldu.
Önceki dönemlerle benzer bir şekilde en fazla Ermeniler, Yahudiler ve Hıristiyanlar nefret söyleminin hedefi oldu. Bu gruplara oranla daha düşük sayıda kalsa da nefret söylemine maruz kalan diğer kimlikler arasında Kürt, Rum ve Gayrimüslimlerin yer aldığı görüldü.
Kadınlara ve LGBTİ’lere yönelik nefret söyleminin incelendiği bölümde ele alınan 25 içerikten 15’i (erkek ve kadın) eşcinsellere yönelik nefret söylemi olarak değerlendirildi. Söz konusu yazılarda “travesti” olarak geçen trans bireylere yönelik nefret söylemi dört içerikte mevcutken; kadına yönelik nefret söylemi de incelenen dönemde sekiz kez tespit edildi.
Yazılı Basında Ayrımcı Söylem: Aleviler Dosyası başlığı altında Nil Mutluer tarafından hazırlanan raporda, medyada yer alan Alevilerle ilgili olay ve etkinlikler göz önünde bulundurularak Birgün, Habertürk, Hürriyet, Milliyet, Özgür Gündem, Star, Sözcü, Yeni Şafak, Yurt ve Zaman gazeteleri analiz edildi.
Farklı kesimlere hitap eden gazeteler ayrımcı söylemi aynı şekilde üretebiliyor
Cami-cemevi projesi, Tuzluçayır eylemleri, Alevi açılımı konulu Abant Platformu toplantısı; farklı yayın politikalarına sahip gazetelerin kullandıkları ayrımcı dil üzerinden analiz edildi. Yanı sıra aynı gazetelerde Hasan Fırat Gedik’in cenazesi sonrası mahallesindeki polis araması, Suriyeli Aleviler, Sakine Cansız ve inanç, tarihsel gelişmeler ve siyasal ilişkiler üzerine olan haber ve yazılar da analize dahil edildi.
Cami-cemevi projesini destekler nitelikte yayın yapan gazeteler sırasıyla Zaman, Yeni Şafak, Star ve Habertürk olarak belirlenirken, Özgür Gündem, Birgün ve Yurt gazetesinin ise projeye eleştirel yaklaşan gazeteler olduğu görüldü. Projeyi nötr bir şekilde sunduktan sonra konu hakkında farklı görüş belirten çeşitli aktörlere de ses vererek ele alan Milliyet ve Hürriyet’in projeyle ilgili bir yönlendirme çabası olmadığı gözlemlendi. Sözcü gazetesinin Alevilerin veya farklı aktörlerin cami-cemevi projesiyle ilgili görüşlerine yer vermek yerine konuyu esasen hükümet eleştirisi amacıyla gündeme getirmiş olduğu görüşü raporda yer aldı. Gazetelerde, cami-cemevi projesine tepki olarak gelişen Tuzluçayır eylemlerinin genellikle proje ile ortak başlık altında ele alındığı görüldü.
Gazeteler projeye dair farklı duruşlar sergilemiş olsalar da; Zaman, Yeni Şafak ve Star’da protestoculara yönelik yayımlanan içeriklerle, Özgür Gündem’de özellikle projeyi sahiplenen Alevi aktörlere yönelik yaklaşım birlikte değerlendirildiğinde; kutuplaştırıcı ve ayrımcı söylemin bahsedilen gazeteler tarafından aynı şekilde üretildiği gözlemlendi.
Bunun yanı sıra Abant Platformu ve Suriyeli Aleviler ile ilgili haberler üzerinden; eğer Alevilerle ilgili bir mesele kendi görüşlerine yakın buldukları aktörlerden gelmiyorsa gazetelerin, ötekileştirdikleri Alevileri “sadece protesto, eylem yapan ve inancı da şüpheli kişiler” olarak konumlandırmayı tercih ettikleri görüşü raporda yer aldı.
Son olarak Alevilere yönelik ayrımcı söylemin açık ve örtük şekilde nasıl üretildiğini göstermesi açısından önem taşıyan görsel içeriklerin analizi de rapora dahil edildi.