Hrant Dink Vakfı'nin 2009-2019 yılları arasında yürüttüğü Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi çalışması kapsamında 2014 yılı Ocak-Nisan aylarını kapsayan medya izleme raporu iki bölüm halinde yayımlandı. Akademisyen İdil Engindeniz tarafından hazırlanan raporun ilk bölümünde dini ve etnik grupları hedef alan nefret söylemi içeriklerinin yanı sıra kadın ve LGBTİ’lere yönelik içerikler ‘Diğer Dezavantajlı Gruplar’ başlığı altında yer aldı. Akademisyen Derya Fırat ve Barış Şannan tarafından hazırlanan raporun ikinci bölümünde ise 24 Nisan Ermeni Soykırımı’nı anma günü çerçevesinde yazılı basında yer alan ayrımcı söylemin analizi yapıldı.
Nefret söyleminde artış devam ediyor
Ocak-Nisan 2014 döneminde nefret söylemi içeren içerik sayısında azımsanamayacak bir artışın devam ettiği tespit edildi.
Her yılın Aralık ve Ocak aylarında görüldüğü üzere bu sefer de yılbaşı kutlamaları dini referanslara sıklıkla yer veren yayınlar tarafından Hıristiyanlara (ve bazen de Yahudilere) yönelik nefret söylemi üreterek ele alındı.
24 Nisan ve Hocalı anmaları da hakkında nefret söylemi üretilen grupların açıkça belirtildiği başlıklar oldu. Gündemdeki konulardan bir diğeri de Gülen Cemaati ve Erdoğan Hükümeti arasındaki gerilimdi. Cemaat üzerinden genellikle Hıristiyanlara, Yahudilere ve Batı toplumlarına yönelik nefret söylemi üretildi. Hedef grupların ortak özelliklerine baktığımızda, bu dönemde öncelikle dini aidiyet üzerinden nefret söylemi üretildiği görüldü. Öte yandan yazılı basında hakkında en çok nefret söylemi üretilen, düşmanlaştırılan, ötekileştirilen gruplar bu dönemde de değişiklik göstermedi. Yılın ilk dört aylık döneminde, en çok Ermeniler hakkında nefret söylemine rastlandı. İkinci sırada Yahudiler gelirken, Hıristiyanlar üçüncü sırada yer aldı. Onların ardından Rumlar, Kürtler ve İngilizler nefret söylemine maruz kalan gruplar arasında bulundu.
Ocak-Nisan 2014 döneminde de nefret söylemi içerdiği tespit edilen yazıların çoğunun ulusal basında yer aldığı, ancak nefret söylemi üretme konusunda yerel basında tehlikeli boyuta ulaşan artışın olduğu görüldü.
Kadınlara ve LGBTİ’lere yönelik nefret söyleminin incelendiği bölümde ele alınan 34 içerikten 28’i LGBTİ’lere yönelik nefret söylemi olarak değerlendirildi. Kadına yönelik nefret söylemi de, incelenen dönem ve yayınlar içinde sekiz kez gözlemlendi.
Yazılı basında 24 Nisan Ermeni Soykırımı’nı anma günü
Ocak-Nisan 2014 döneminin ayrımcı söylem dosya konusu ise 24 Nisan 1915 Ermeni Soykırımı’nı anma günü olarak belirlendi. Bu tarihi temel alarak 22-26 Nisan arasında Aydınlık, Birgün, Habertürk, Hürriyet, Radikal, Sabah, Türkiye ve Zaman gazeteleri tarandı ve analiz edildi.
Bu çalışma kapsamında önceki yıllarla karşılaştırma yapabilmek için 2007 yılından bu yana aynı gazetelerin ilk sayfalarında 24 Nisan anmasının nasıl görüldüğü de incelendi. Buna göre önceki yıllarda sözü edilen gazetelerde yayımlanan 24 Nisan anması ile ilgili içerik sayısı karşılaştırıldığında, yedi yıldaki toplam sayının da üzerine çıkıldığını, Başbakanlık tarafından yayınlanan “taziye” mesajı nedeniyle konunun basının gözünde daha fazla haber değeri kazandığını söyleyebiliriz.
Taranan gazetelerin hemen hepsi, basında yer alan 24 Nisan haberlerine ilişkin diğer gazetelerin manşetlerini sergileyen bir kolaj çalışması yapmışlardır. Bu durum gazetecilik alanı içinde yer alan aktörlerin birbirlerine göre konum aldıklarını ve özellikle 24 Nisan gibi kritik tarih ve olaylarla ilgili olarak kamuoyu oluşturulmasına aktif bir biçimde katıldıklarını göstermektedir.
Buradan hareketle toplumsal tahayyülün “soykırım” bağlamından çıkarılıp “taziye” bağlamında yeniden kurulmaya çalışıldığını gösteren içeriklerle, 24 Nisan anmasının yazılı basında ekseriyetle araçsallaştırıldığı söylenebilir.
Bu araçsallaştırma; farklı siyasi pozisyonlarda bulunan aktörler tarafından farklı biçimlerde gerçekleştirilmiştir. Buna göre medya analizinde; Soykırım’ın yegâne sorumlusu olarak Kemalizm ve İttihatçılar’ın gösterilmesi, Ermenilerin “hain” olduğu iddiası ve taziye açıklaması üzerinden siyasi iktidarın propagandasının yapılması gibi farklı yaklaşımlara rastlanmıştır.
24 Nisan anma günüyle ilgili haber ve yazılarda referansların kimlere verildiği, olayın taraflarının belirlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu anlamda söylemsel alanın öncelikli olarak devlet temsilcileri ve siyasetçilerden oluştuğu gözlemlendi.
Çalışmada ele alınan 219 içeriğin 80’inde konuyla ilgili, “geçmişle hesaplaşma”, “Adaletin sağlanması”, “soykırımın tanınmasını”, “Özür dilenmesi” ve “Barış” taleplerine rastlandı. İnkâr talebini açık ve net bir biçimde gündeme getiren tek gazetenin ise Aydınlık olduğu görüldü.